Duyarlılık
Duyarlılık kelimesi etimolojik olarak incelendiğinde, hissetmek, anlamak, fark etmek anlamlarına gelir. Bir erdem olarak ise duyarlılık çevremizde olup biten şeylerin içimize nüfuz etmesine izin vermektir. Herkesin kabul edeceği gibi insanın canını en çok kendi başına gelen felaketler acıtır, kaygı yaratır, sonuçlarına karşı önlem almak ister, söz konusu diğerleri olduğunda ise onlara kendimize veremediğimiz tavsiyeleri sayıp dökeriz, kanaatkâr olmaktan, az ile yetinmenin faziletlerinden vs. bahsederiz. İşte duyarlılık başkasının içinde bulunduğu durumu neredeyse kendimiz aynı durumdaymış gibi hissedebilmek ve yaşayabilmektir.
Aralarında ufak farklar olsa bile bazen duyarlılığın yerine kullanılan hassasiyet kelimesi duyarlılığı da daha iyi anlamamızı sağlar. Hassasiyet kelimesini kulağın, elin vb. hassasiyetinden bahsetmek için de kullanırız, kulağı hassas bir kişinin notaları ayırt edebildiğini söyleriz ya da iki ayrı yük arasında küçük miktardaki gramaj farkını eli hassas olan birisi kolaylıkla söyler, buna göre hassasiyetin (duyarlılığın) ayırt etme yeteneği ile ilişkisi olduğunu da söyleyebiliriz. Gururu kibirden, ilgiyi meraktan, hüznü depresyondan ayırt etmek gibi, bazen kendi içimizde hissettiğimiz ama ayırt edemediğimiz bu gibi duyguları kendimiz için de ayırt edebilmemizi sağlar.
Duyarlılık demişken kültürel duyarlılıktan da bahsetmek gerekir. Kendi kültürü ile diğer kültürler arasındaki farkları anlamaya dayanan kültürel duyarlılık bireylerin etnik merkezciliğini ve dar görüşlülüğünü azaltan farklı kültürlerle etkileşiminde yetkin olmasını sağlayan bir yetenek olarak tanımlanır.
Duyarlılık aynı zamanda empati yeteneği ile de ilişkilidir. Empati kendimizi bir başkasının yerine koyabilmek, acısını, zorluklarını anlamak şeklinde tanımlanabilir. Duyarlılığın empatiden farkı empatinin insanlara karşı olması, duyarlılığın ise çevremizdeki pek çok şeye karşı olabilmesidir. Duyarlılık cömertlik erdemiyle de kol koladır, cömert olunmadan gerçek anlamda duyarlı olunamaz, duyarlılık özveri ister.

Duyarlılığın Uygarlığımızdaki Rolü
Tarih boyunca pek çok eğitim kurumu, yardım kuruluşu ve sivil toplum örgütü duyarlı insanların çabaları ile kurulmuş ve onlar sayesinde çalışmış ve varlığını sürdürmüştür. Uygarlığın ilerlemesinde bu tür çalışmaların etkisinin büyüklüğü şüphesizdir. Kendi dışındaki sorunları kendi meselesi olarak görmemek, olan biten şeyle ilgilenmemek şeklinde kendini gösteren duyarsızlık durumu ise ilk durumun zıddı olarak uygarlığımızı tehdit etmektedir. Bazılarımızın sorunu ise duyarsızlık değil de duyarlılık felcidir. Duyarlılık felci medya aracılığı ile maruz kaldığımız açlık, savaş, ekolojik felaket vb. hakkındaki bilgi bombardımanı sonucunda bunu dengeleyecek eylem kapasitesine sahip olmadığımızda içine düştüğümüz çaresizlik ve dehşetin bizi felç ettiği durum olarak tarif edilebilir. Olumsuzluklar o kadar çoktur ki artık bunlara karşı bir tür “bağışıklık” kazanırız. İşte çağdaş uygarlığımız duyarsızlık ve duyarlılık felci hastalıklarından mustariptir.
Sorunlara karşı iyi bir şeyler yapmak istiyorsak duyarlılık enerjimizi sosyal medyada bir gönderi yolu ile değil, iyi eylemlerimizle kanalize etmeliyiz. Bunun yanında iyi bir amaç için organizasyon kurmayı bilmeliyiz, çünkü gerçek çözümler tek tek bireylerin yapacağı iyi şeylerin ötesinde ellerin birleşmesinin sonucunda olacaktır.
Gelecek günler duyarlılığını hemcinslerinin yararına kullanmayı bilenler tarafından inşa edilecektir, şimdiden bu isimsiz kahramanlara şükranlarımızı sunuyoruz.
Mahmut ŞANSAL