Güler Yüzlü Olmak
Dünya üzerinde belki de hiçbir açıklamaya gerek duymayan, her yerde ortak bir karşılık bulabilecek bir şeydir gülümsemek ve güler yüzlü olmak. Kelimeyi duymak bile yüzümüze bir gülümseme yerleşmesine vesile olabilmektedir. Bazen bize güler yüzlü davranan bir insanı hatırlarız, bazen de bizim yüzümüze gülümseme yerleştiren iç nedenleri…
Bulunduğumuz bir ortamda karamsar, suratı asık bir kişi bulunduğunda ve o kişi ile iletişim hâlinde olmamız gerektiğinde nasıl hissediyoruz? Muhtemelen aklımızdan geçen ilk şey ‘bu ortamdan nasıl uzaklaşabilirim?’ olacaktır. Çünkü kötü mizaç hem kişinin kendi içini hem de bulunduğu ortamı karartan ve neşeyi söndüren bir etkiye sahiptir. Bu, olaylara verdiğimiz negatif bir tutumdur ve bu ruh hâli hem bir neden hem de bir sonuç olmaktadır. Çünkü bu döngü kırılmadığında kendini tekrar tekrar doğuran bir yapıya bürünür. Hem bize iyi gelmez hem de çevremizde olan herkesle iletişim kanallarımızın tıkanmasına neden olabilir. Peki, bu durumu ortadan kaldırmamıza imkân veren şey nedir? İçten gelen bir gülümseme ve güler yüzlülük.
Yapılan pek çok araştırmada gülümsemenin sağlığımıza ne kadar iyi geldiğinden bahsedilir. Ağrı eşiğimiz yükselir, bağışıklık sistemimiz kuvvetlenir, stresimiz azalır… vb. Bunlar ortaya çıkan sonuçlardır ama güler yüzlü olmanın içimizde yapmış olduğu değişim daha büyüktür ve sadece insanlarla olan ilişkilerimize değil hayata karşı bakış açımızda da büyük etkileri vardır.

Bazen kendimize şunu söylerken bulabiliriz; ‘Ben güler yüzlü olabilecek şartlara sahip değilim.’ Buna karşılık Voltaire’nin çok güzel bir sözü vardır. “Gülmek için mesut olmayı beklersek ömrümüz tebessüm etmeden sona erer.” Çoğunlukla hayattan bize istediğimiz şeyleri vermesini, problemlerin kendiliğinden çözüm bulmasını, etrafımızdaki kişilerin bizi mutlu etmesini bekliyoruz. Bakışlarımızı dışarıya çeviriyor ve kaynakları orada arıyoruz. Fakat bunu yaparken bakmayı unuttuğumuz bir yer vardır; kendi içimiz. Kederli olduğumuzda da, güler yüzlü olduğumuzda da bu dışarıdan gelen unsurların bir etkisi değil, içten çıkan unsurların bir sonucu olmaktadır.
Güler yüzlülük insanın iç neşesinden kaynaklanan bir eylemdir, içimizdeki uyum ve güzelliğin dışa yansımasıdır, iyi mizacın bir göstergesidir. Kendimizi tanımaya ve hayatımızı yönetmeye çalıştığımızda yüzümüze bir gülümseme yerleşir çünkü koşulların ötesinde hayatın karşısında bir duruş sergilemeye başlarız. İnsanın kendi içindeki bu coşku ve neşe dışarı taştığında diğer insanların da gülümsemesine vesile olan bir sıcaklık yayar ve insanlar arasında iletişim köprüleri kurar.
“Gülmek bir güneştir, insanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder.” der Victor Hugo. Dış bir unsur gibi görünen bir gülümseme, güler yüzlülük içimizden çıkan bir eylemdir, karamsarlığa, asık suratlılığa karşı bir panzehirdir. Güler yüzlü olmaya devam ettikçe hem kendi içimizi hem de etrafımızda bulunan kişilerin kalplerini ısıttığımızı görebileceğiz.
Melis ERKAN